gsk ahalisi:) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
gsk ahalisi:) etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Pazartesi, Temmuz 05, 2010

Kış Doğmadan Neler Doğar?

Bilin bakalım neler doğar?
Mesela sonbahar doğar, ama işimiz sonbaharla olmadığından onu geçiyoruz. O halde yaz diyelim ve konumuza giriş yapalım.
Kış gelmeden yazı bitirmeyiz dedik ve 3 kafadar güzel bir proje tasarladık. İsmi hepimizi cezbetti:
SUMMERize me!


Yazı İstanbul'da geçirmek zorunda olduğumuzdan bari boş geçirmeyelim dedik ve kendi ihtiyaç ve isteklerimizden yola çıkarak SUMMERize me! diye cıvıl cıvıl bir marka yarattık. Evet evet bugün yaptık bunu ve bu marka altında neler tasarlayabileceğimizi düşündük. Yazın en güzel tarafı olan ağır çantalardan kurtulma kısmından başladık neler üretebileceğimizi düşünmeye. Eee yaz gelmiş artık, yaza uygun en mükemmel çantaları dikmek bizim işimiz! Çanta yetmez dedik sonra, nasıl süslenebiliriz diye düşündük. Broş ve kemerler hemen imdadımıza yetişti. Omuzlarımıza iğneleyebileceğimiz birer fırfır da fena olmaz dedik hani. Sonra bu sene fırfırlı etekler, retro bluzler modaymış efendim, e onlardan da dikelim elimiz değişmişken dedik. Planlarımızı da şu atölyede yaptık, bakınız atölye, ne güzel de atöyle:


Bu fotoğraf karesine yoğun uğraşlar sonucu üçümüzü birden sığdırmaya çalışan arkadaşımız Gülden Çö. Arkada web sitemizi tasarlamaya çalışan gözlük, atölye, iş-güç sahibi güzel insan Ayça Çö. Üçüncünün kim olduğunu söylemeyeceğim.


Bu projeyi yapmaktaki asıl amacımız projeyi yürüteceğimiz biricik Ayça'mızın atölyesinde (bkz: yukarıdaki fotoğraflarda yer alan atöyle) yemeksepeti sponsorluğunda sipariş ettiğimiz yemeklerin yanında sufle de yiyebilmek. Aslında tek amacımız birer sufle sevgili takipçiler, daha çoğunda gözümüz yok inanın ki.
Şimdiden hepimiz çok heyecanlıyız bu proje için. Çok yakında beğenilerinize sunmuş olacağız efendim. İyi takipler diyip bizi takip edebileceğiniz BloggerFacebook ve Twitter adreslerimizi verelim de tam olsun değil mi :)
Vee son olarak 1-2 dakikanızı ayırarak anketimize katılırsanız bize çok çok çok yardımınız dokunur, şimdiden teşekkür ederiz efenim :)

Cuma, Mart 26, 2010

you're kettling me!

bugün hepimiz bir şeyler itiraf ettik birbirimize. sevdiklerimizden başlayıp sevmediklerimize kaydı itiraflar, sonra uzadı da uzadı konuşma. malum sevmediklerimiz sevdiklerimizi katlar şu hayatta. sevmediğim hatta öfke duyduğum ne çok kişi varmış, bugün fark ettim kendimi dinlerken. sevdiğimizi sandığımız şeyler ne kadar da geriyormuş aslında bizi, bir bir ortaya döküldü bugün hepsi. hala düşünüyorum sevmediklerimi, düşün düşün ne bitmez şeymiş. gecenin bu saati oldu hala düşünüyorum. düşündükçe bir sbk'lı edasıyla tıslıyorum. e kalkiyim bari yataktan artık. baksana uyumuyorum!
..
ee tabi erken uyuyan insanın hali bir başka oluyor. dayanamıyorum uykusuzluğa. yatağa girer girmez uyuyakalıyorum hemen. çok can sıkıcı. allahtan bugün uyumamı gerektiren zorunluluklar ortadan kalktı da uyumadığım için kötü hissetmiyorum kendimi.
..
güzel kulübümün güzel mail grubunda gecenin bu saatinde geyik yapan insanları seviyorum. elindeki martinisine zeytin isteyerek dolaşmak ve zengin sanatçılardan olmak isteyen 'insan'ı seviyorum. gülüşü neşe saçan güzel insanı seviyorum. tatlı bilge'ciğim ve irfan hele.. parislerden laf yetiştiren güzel gözlü kızı da seviyorum. ablasının da ayrı bir yeri var, biricik saymanımız o bizim. kırmızı'yı ne kadar sevdiğimden bahsetmiyorum bile, çünkü anlatamam istesem de. keyfi yerinde bir güdoşitoya da hayır demem mesela mhh.
..
ama bu aralar en sevdiğim şey kübçükle konuşmak sanırım. kendimi ismini vermek istemediğim arkadaşım gibi hissediyorum: heeeey benimle konuşan birisi var! işte bu duygu, diyorum. o zaman sadece yüzüm gülmüyor artık. insanlarınsa beni neden sevmediğini anlamıyorum. ama gerçekten anlamıyorum. ben olsam bu kızı severdim, diyorum yine bir cem türkeli edasıyla ve aranızdan ayrılıyorum.
..
kübçük, you're kettling me!
(this makes sense ha? :))