eğer sihirli bir gücüm olsaydı, onun insanların hislerini bilmek ve yönetmek olmasını dilerdim.
hayat çok kolay olurdu o zaman, çok da eğlenceli olurdu.
toplumu çiftlere ayırıp birbirlerine aşık ederdim, ohh kimse de kimseye karışmazdı. herkes ayrı bi mutlu olurdu.
sinirli insan kalmazdı dünyada.
para kazanmak zorunda da kalmazdım.
kim bilir belki de şu an içinde bulunduğum tek bir ilişki bile benim olmazdı artık.
mmh belki de daha güzel olurmuş meğersem, öyle diyorlar içimden..
bir de bazen - zaman zaman - sık sık - bazen her daim - her gece mesela - hafızamı kaybetmeyi diliyorum.
ama korktuğum tek nokta öss'ye tekrar girmek durumunda kalıp da soruları yapamamak. hafızamı kaybediyorum ya hani, tümden mi gitse acaba matematik falan da mı hatırlayamasam, yoksa sadece anılarım mı gitse? bunun bir yolunu yordamını bulsam hazırım valla.
hem tümden gidecekse 'bu yaştan sonra okunmaz' diyip para kazanmak zorunda da kalmam.
"golden middle of that heavenly road
that I’ve heard is laying
somewhere in this world"
tuvalet anıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
tuvalet anıları etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Pazar, Mart 07, 2010
god-like
bunlar çağrıştı:
ben aslında yoğum,
ben biraz malım galiba,
dialog,
hoppaa,
lan?,
tercih meselesi,
tuvalet anıları,
uyku yazıları,
wine not cupcake
Pazartesi, Ocak 18, 2010
i don't mind spending everyday
biz beraber sigara içerdik hep..
nedense hiç ayrılmazdık sigara içerken. birimiz sigara içecekse diğerinin de istemesini beklemeliydi. diğeri de hep dünden hazırdı zaten. konulmuş bir kural yoktu ortada, kimsenin karşı çıkması gereken yasaklar da yoktu bu yüzden.
sigaralar beraber yakılırdı hep,
tek bir elde
tek bir ağızda
tek bir ateşle..
zevk almak için sıraya girmezdik biz, bu yüzdendir ki beraber zevk almayı sevdik.
ayrı ayrı sigara içtiğimiz de olurdu tabii. ama bu bir kırgınlık göstergesiydi. birbirimize kızdığımız an zevk yarışına girerdik. kim önce tatmin olacaksa..
onun hayatında sigara ne denli önemsizse benimkinde de o denli önemliydi. ama biz olmak tam böyle bir şeydi işte.. kayıtsız, şartsız, sorgusuz, sualsiz, kuralsız, yasaksız, sınırsız olunduğunda biz olmak ne kadar kaçınılmazsa, bunlar olmadan biz olmaya çalışmak da o kadar imkansızdır.
..
ama şimdi..
kimse beklemiyor birbirini sigara yakmak için. herkes yemeğini bir sigara içebilmek uğruna ne kadar hızlı bitirebiliyorsa o kadar hızlı bitiriyor işte. o sigarayı yakınca dünyalar onun oluyor. benim de onlara, dalbaz deyimiyle, 'küçük mastürbatööör!' diyesim geliyor.
niye kimse birbirine önem vermiyor artık bu dünyada?
bu soru yanlış bir soru. benim soracağım sorulardan değil çünkü. böyle bir soru sormayacağım durumunu göz ardı ederek diyorum ki sorunun yansıttığı hissi en derinlerimde bir yerde hissediyorum galiba..
sigaranın yaşamımdaki anlam ve önemini göz önünde bulundurduğumda, 'sizli bizli sigara içecek bir insanın hayatımda bulunmayışı beni derinden yaralıyor. ah bilemezsiniz!
bu yüzden sigarayı bırakmaya karar verdim.
nadiren de olsa birileri beraber sigara içmek isterse diye sigara içme haklarımı (s)onlara saklıyorum..
nedense hiç ayrılmazdık sigara içerken. birimiz sigara içecekse diğerinin de istemesini beklemeliydi. diğeri de hep dünden hazırdı zaten. konulmuş bir kural yoktu ortada, kimsenin karşı çıkması gereken yasaklar da yoktu bu yüzden.
sigaralar beraber yakılırdı hep,
tek bir elde
tek bir ağızda
tek bir ateşle..
zevk almak için sıraya girmezdik biz, bu yüzdendir ki beraber zevk almayı sevdik.
ayrı ayrı sigara içtiğimiz de olurdu tabii. ama bu bir kırgınlık göstergesiydi. birbirimize kızdığımız an zevk yarışına girerdik. kim önce tatmin olacaksa..
onun hayatında sigara ne denli önemsizse benimkinde de o denli önemliydi. ama biz olmak tam böyle bir şeydi işte.. kayıtsız, şartsız, sorgusuz, sualsiz, kuralsız, yasaksız, sınırsız olunduğunda biz olmak ne kadar kaçınılmazsa, bunlar olmadan biz olmaya çalışmak da o kadar imkansızdır.
..
ama şimdi..
kimse beklemiyor birbirini sigara yakmak için. herkes yemeğini bir sigara içebilmek uğruna ne kadar hızlı bitirebiliyorsa o kadar hızlı bitiriyor işte. o sigarayı yakınca dünyalar onun oluyor. benim de onlara, dalbaz deyimiyle, 'küçük mastürbatööör!' diyesim geliyor.
niye kimse birbirine önem vermiyor artık bu dünyada?
bu soru yanlış bir soru. benim soracağım sorulardan değil çünkü. böyle bir soru sormayacağım durumunu göz ardı ederek diyorum ki sorunun yansıttığı hissi en derinlerimde bir yerde hissediyorum galiba..
sigaranın yaşamımdaki anlam ve önemini göz önünde bulundurduğumda, 'sizli bizli sigara içecek bir insanın hayatımda bulunmayışı beni derinden yaralıyor. ah bilemezsiniz!
bu yüzden sigarayı bırakmaya karar verdim.
nadiren de olsa birileri beraber sigara içmek isterse diye sigara içme haklarımı (s)onlara saklıyorum..
Perşembe, Ocak 07, 2010
selpak pudra kokulu
burcu uyuyo şimdi içeride. ben de o rahat uyusun da uyanmasın diye hep sessizlik yapıyorum evde. çayımı bile sessiz içiyorum, o derece. deli gibi makale okuyorum yine. başım ağrıdı hatta, yine o derece.
biz tuvalet kağıdı aldık bugün, artık daha mutluyuz. hayatımıza neşe kattı. ne kağıtmış be!
hı şimdi neden bunları yazdığımı hatırladım birden. az önce tuvalete gitmiştim yine, mutlu mutlucuk. sonra aklıma daha önce tuvalette düşündüğüm bir şey geldi. evet, biz türkler tuvalette ziyadesiyle düşünüyoruz.
sevdiklerimin saçlarının uzayışını görmediğim zaman kendimi eksik hissediyorum. onlara dair anıların kaçırılmışlığının eksikliği. bu eksiklikler sonra üzüntüye sebep oluyor bende. insanlarımın saçlarının uzama sürecini görmemişsem veya görememişsem, hayatımda çok büyük bir boşluk olduğu hissine kapılıyorum. adeta öğrenmek bile istemiyorum saçları uzamış mı uzamamış mı diye. saçlarını kestirdiklerinde aynı şeyi hissetmiyorum bak. sadece uzamayla ilgili bir şey bu. insanlar benim saçlarımın uzadığını göremediğinde de üzülüyorum aynı şekilde. mesela aslı; uzamış mıdır acaba saçları şimdi. canuş ya da. hadi güldenin, burcunun saçlarını görüyorum her zaman, uzuyorlar bildiğin. ya da meronun saçları; aa neden hiç uzamıyor acaba merak ettim şimdi. neyse. bak mesela, benim saçlarım da uzadı baya. çakıl bunu göremedi diye de ayrı bir hüzün çöküyor üstüme. çağdan görüyor mudur acaba saçlarımın uzadığını? derste hep arkada oturuyor, görüyordur herhalde. onun saçlarına da bakayım bari aklıma gelmişken. uzamamışsa sevineyim bi.
hımm tuvaletteyken bu kadarı çıkıyor demek ki. bi dahakine daha sofistike şeyler düşünmeye çalışıcam. ama final zamanı da olmaz ki. neyse denicem yine de. olmadı bi daha. olmadı bi daha. birazdan yine gidicem. bu sefer ne düşünsem acep?
ehehe az önce gittiğimde de şey düşünmüştüm: keşke de mail adresime girdiğim zaman 'Salak Melike! N'aaber? Nabıyon? :)) ' falan yazsa sayfanın üstünde.
hımm ben yüzlerce makaleme döneyim en iyisi. bu gece iyi bitmeyecek.
ammaan sabahlar olmasın canııım!
biz tuvalet kağıdı aldık bugün, artık daha mutluyuz. hayatımıza neşe kattı. ne kağıtmış be!
hı şimdi neden bunları yazdığımı hatırladım birden. az önce tuvalete gitmiştim yine, mutlu mutlucuk. sonra aklıma daha önce tuvalette düşündüğüm bir şey geldi. evet, biz türkler tuvalette ziyadesiyle düşünüyoruz.
sevdiklerimin saçlarının uzayışını görmediğim zaman kendimi eksik hissediyorum. onlara dair anıların kaçırılmışlığının eksikliği. bu eksiklikler sonra üzüntüye sebep oluyor bende. insanlarımın saçlarının uzama sürecini görmemişsem veya görememişsem, hayatımda çok büyük bir boşluk olduğu hissine kapılıyorum. adeta öğrenmek bile istemiyorum saçları uzamış mı uzamamış mı diye. saçlarını kestirdiklerinde aynı şeyi hissetmiyorum bak. sadece uzamayla ilgili bir şey bu. insanlar benim saçlarımın uzadığını göremediğinde de üzülüyorum aynı şekilde. mesela aslı; uzamış mıdır acaba saçları şimdi. canuş ya da. hadi güldenin, burcunun saçlarını görüyorum her zaman, uzuyorlar bildiğin. ya da meronun saçları; aa neden hiç uzamıyor acaba merak ettim şimdi. neyse. bak mesela, benim saçlarım da uzadı baya. çakıl bunu göremedi diye de ayrı bir hüzün çöküyor üstüme. çağdan görüyor mudur acaba saçlarımın uzadığını? derste hep arkada oturuyor, görüyordur herhalde. onun saçlarına da bakayım bari aklıma gelmişken. uzamamışsa sevineyim bi.
hımm tuvaletteyken bu kadarı çıkıyor demek ki. bi dahakine daha sofistike şeyler düşünmeye çalışıcam. ama final zamanı da olmaz ki. neyse denicem yine de. olmadı bi daha. olmadı bi daha. birazdan yine gidicem. bu sefer ne düşünsem acep?
ehehe az önce gittiğimde de şey düşünmüştüm: keşke de mail adresime girdiğim zaman 'Salak Melike! N'aaber? Nabıyon? :)) ' falan yazsa sayfanın üstünde.
hımm ben yüzlerce makaleme döneyim en iyisi. bu gece iyi bitmeyecek.
ammaan sabahlar olmasın canııım!
bunlar çağrıştı:
ben biraz malım galiba,
burçin,
canan the desperate :),
cücüm,
çakıl,
çanuşka:),
ders ders ders,
gülden the desperate :),
hoppaa,
lan?,
mero,
şişli,
tuvalet anıları,
yazmak
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)