değişmemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
değişmemek etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Cuma, Ekim 08, 2010

if i knew where it was, i would take you there

tamamlanmışlık hissim aksi iddia edilse de hiç yanıltmadı beni. 'erken' eklediler başına, erkenmiş o zamanlar. erkenmiş de aslında, daha yaşayacak koca bir aşk varmış önümde. tamamım ben, demişim; mükemmel olmadığımın bilincinde. en büyük parçam tamamlanmıştı nasılsa, gerisi teferruat. teferruat diye baktım hep, hislerimden habersizce. o da gittiğinde tamamlanmıştım artık, yaşandı bitti dediğimde.
...

...
avucumdaki kelimeleri götürebilsem geçmişe
tümler kalırdı geriye sadece
-ki- sıkıcı birer kıssadan hisse

Perşembe, Ekim 07, 2010

game theory

tonight began with anything dıbıdıbıdıp.
eveet kendi oyunumda kendim yenildim şu an. uzun zamandır meraklar içerisindeydim neden hiç yazma hissiyle dolup taşmıyorum diye. az önce güldenin komedili blogunu okurken fark ettim. daha doğrusu haticenin blogunu fark etmemle başladı bu yarım saatlik süreç. onu bir güzel izlemeye aldıktan sonra komedili blog okuma safhasında buldum kendimi. pek bir eğlendim doğrusu. gülden döktürmüş son zamanlarda, hızına yetişemez olmuşum. eferim gülden, takdirlerimi kazandın az önce. inanmazsınız yazılarda ismim geçtikçe daha bi okuyasım geldi. oturdum okuma yapmam gerekirken ben yine blog okudum. bu da bi çeşit okuma dedim kendi kendime. evet, daha ikinci haftadan başladım pff. sonra hüzünlü bloglara geçiş yapmışım yanlışlıkla. nasıl oldu ben de anlamadım. birden açılıverdi sayfalar. kim tıklamışsa linklere tövbeee. e açılmışken okumamak olmaz tabi. bayadır da takip etmiyormuşum, onu fark ettim. ama tatile çıkarmıştım beynimi, olsun o kadar. tatil bitmiş, kış gelmiş. götüm donuyo burada, beynim tatile çıkmış! yek yaa! gelsin de hep beraber donalım. sonra beraber yanarız nasılsa. dimi? ivit.
eveet diyeceğim o ki garip süreçler içindeyiz vesselam. nasıl çıkarız bilemem. bilirim de bilmem. mutluyduk yaa noldu? nooldu yani? kim açtı o blogları yine? kim okuttu bana yareeebbiim kiiim? yenildim mi şimdi yine? evet, yüzümü buruşturdum. ben bu dönem çok güzel dersler aldım. bi de okulum uzadı sanırım. ne biçim bi okulda okuyorum yarebbim. politikacıya evrim dersi aldırmıyolar. ne güzel dinlicektim, tırtıllar falan, yarasa uzmanları. seks, seks ve seks. bir sonraki konuya başlayamadan bir dönem daha kapandı hayatımda. oha saat kaç buçuk olmuş.

Pazartesi, Eylül 06, 2010

somewhere over the rainbow

..
geçen zaman - inkarlar - içinde
kazanılan sanrılar dönüşür kaybedilene
depremler olur beraberinde
kayıplar acıtır her yeri
denir ki sonra bir yerde:
kayıp giden siyah hiç gitmemiş meğerse.
..

şevkat örtmüş gökkuşağının renklerini;

renkleri göremeyen siyahı inkar edebilir mi?
..

Pazartesi, Haziran 14, 2010

havada durmadıkça var olmayan kişi

benliğin benliğimi çok zora sokmuuuuşş offfff..
yine sözler verip kimi kandırıyosak sanki
herkes yine aynı herkes
her şey yine aynı her şey
-olacak.
biri gözlerime üflesin.
pff de pffff gidip aydilge dinliyim biraz, postmodernite işte nolcak desin o da bana.
alış artık desin.

Çarşamba, Mayıs 26, 2010

what can i do sometimes

hayat burada hep aynı,
zaman hiç değişmiyor.
oysa ki zaman değişirdi eskiden.
sanki yüzyıllar geçmiş üstünden.
eskimişim.
eskiden daha çok yanardı canım.
halbuki şimdi daha çok acımalı her yanım.
bu seferki çok daha ağır ama o kadar yaralamıyor, hay aksi..
..
zamana dönüp bakınca diyorum ki hiçbir şey değişmemiş şu son bir yıldır hayatımda. herkes yine aynı herkes. her şey yine aynı her şey. hislerimiz bile değişmemiş, biraz azalmış biraz çoğalmış hepsi o kadar. başladığımız noktadayız yine yeni yeniden. does it matter? 'her şey iyi olacak' diyen şarkılar dinlerdik eskiden. 'song to say goodbye' dinliyoruz şimdi. zaman bize ne katmış ki, değiştiremedikten sonra?

Cuma, Ocak 29, 2010

you think i got my eyes closed


yürüyen merdivenlerden yukarı çıkarken yukarıdan gelen birisiyle göz göze gelip, ona aşık olmak istiyorum!
hayatımdakileri sevmediğimden değil de böyle bir yürüyen merdiven sevdası kalmış bende yıllardır, bugün meşrutiyet çıkışından çıkarken anladım. hıhı evet isterdim, ne güzel olurdu..
..
başkentteki yağış hayatı felç etti.....bıt bıt bıt....


benimkini pek etmedi sanırım. aksine, kar yağdığı için pek mutluydum ben bu sabah, öğlen, akşam üzerinin bir kısmı. sonra çıktım kafam karışık olarak ajanstan. binlerce şey düşünüyordum sanırım yine - unutacağımı bilerek tabi. kar varken kızılayda yürümek güzel tabi de bir de bunun eve yürümesi var. haydi sen babanın yanına git usul usul, arabayla dön evine paşa paşa dedi kalbim. dinledim tabi hemen, çünkü kalbim hep mantıklı olanı söyler. sonra, 4 yıldır hiç başından sonuna kadar yürümediğim olgunları yürüdüm - baştan sona. yürüdükçe yürüdüm, yürüdükçe kaydım, yürüdükçe düşüncelerim de kaydı, anılara gitti birden. en son o yolda yürürken yalnız olmadığımı hatırladım; hayati vardı yanımda. şarap vermişler bana, kafam bi dünya. egeye evlenme teklif edişimi anlatıyorum, onunsa "tamam lan" diyişini. evlilik senaryomdan bahsediyorum, o zaman çizmişim kafamda ikimize de yazık olacak diye. gülüyorum devamlı, çok mutluyum ama. böyle gitti yol işte. bunları düşünürken de mutluydum bugün. kafam bi dünya değildi ama gülüyordum yine de, "hey allahım yaa" diye diye. egeyi düşündüm sonra, şimdiki egeyi, o mutlu egeyi. ben de mutlu oldum sonra benimle evlenmek zorunda kalmayacak diye. çizdiğim senaryoya uymak zorunda kalmayacağı bir hayatı seçtiği için bir kez daha sevdim egeyi. bazı şeyler hiç değişmiyor ya da gelişerek değişiyor mu desem?

Çarşamba, Ocak 13, 2010

bakar mı ki?

insan bir duble rakıyla bu kafaya mı gelir her zaman?
hiç sanmam.
başka bir ruh hali bu, her zaman yakalanmayan.

"o kadar sevdim ki resmini..
biliyorum görünce beni, hep tanıyordum diyeceksin
rüyalarımda hep sen vardın, hep tanıyordum diyeceksin.."


ha bir de:
"geceleri resmine baktım, olanları anlattım.."


işte bugün konuştu mu benimle acaba?
bence her zaman konuşuyordu da duymayı hep erteledik.
her birimiz erteledik.
suçlamalı mıyız acaba birbirimizi?
ama bu zaman gerekliydi, diyecek birimiz hep.
bu zaman gerekli miydi peki?
özlemek için gerekliydi sanırım.
unutulanları hatırlamak, "bak ne anlatıcam", "bi de ne vardı biliyo musun", "benimse şöyle bi teorim var", "ben de aynı şeyi düşünüyorum ne zamandır", "şunu da dinle öyle çalışalım" demek için gerekliydi belki de..
..
yazmaya başlayınca zihnin berraklaşıyor birden.
az önceki o çok sevdiğin ruh hali kayboluyor birden.
ayakların üşümeye başlıyor bir anda, yeni yeni hissediyorsun..
halbuki daha az önce o seni üşütmeyen balkonda ilk sigaranı yakmıştın.
buraya ait değilim diye düşünmüştün.
daha bir kaç saat önce 'tayfa' kelimesini kullanmıştın.
sana ait olmayan bavullar vardı sana ait olmayan o balkonda,
gideceğinin habercisi gibi dikiliyorlardı yanı başında.
bir bira gidip almalı mı acaba bu saatte?
..
gidip almalı bence, riske atmamalı kendini..

Pazartesi, Ocak 11, 2010

uyandırmadan

- eski sevgili moduna girdik iyice.
- olsun, biz birbirimizi seviyoruz hala.
- ehi :)
- ehehe :)