Cuma, Ocak 29, 2010

you think i got my eyes closed


yürüyen merdivenlerden yukarı çıkarken yukarıdan gelen birisiyle göz göze gelip, ona aşık olmak istiyorum!
hayatımdakileri sevmediğimden değil de böyle bir yürüyen merdiven sevdası kalmış bende yıllardır, bugün meşrutiyet çıkışından çıkarken anladım. hıhı evet isterdim, ne güzel olurdu..
..
başkentteki yağış hayatı felç etti.....bıt bıt bıt....


benimkini pek etmedi sanırım. aksine, kar yağdığı için pek mutluydum ben bu sabah, öğlen, akşam üzerinin bir kısmı. sonra çıktım kafam karışık olarak ajanstan. binlerce şey düşünüyordum sanırım yine - unutacağımı bilerek tabi. kar varken kızılayda yürümek güzel tabi de bir de bunun eve yürümesi var. haydi sen babanın yanına git usul usul, arabayla dön evine paşa paşa dedi kalbim. dinledim tabi hemen, çünkü kalbim hep mantıklı olanı söyler. sonra, 4 yıldır hiç başından sonuna kadar yürümediğim olgunları yürüdüm - baştan sona. yürüdükçe yürüdüm, yürüdükçe kaydım, yürüdükçe düşüncelerim de kaydı, anılara gitti birden. en son o yolda yürürken yalnız olmadığımı hatırladım; hayati vardı yanımda. şarap vermişler bana, kafam bi dünya. egeye evlenme teklif edişimi anlatıyorum, onunsa "tamam lan" diyişini. evlilik senaryomdan bahsediyorum, o zaman çizmişim kafamda ikimize de yazık olacak diye. gülüyorum devamlı, çok mutluyum ama. böyle gitti yol işte. bunları düşünürken de mutluydum bugün. kafam bi dünya değildi ama gülüyordum yine de, "hey allahım yaa" diye diye. egeyi düşündüm sonra, şimdiki egeyi, o mutlu egeyi. ben de mutlu oldum sonra benimle evlenmek zorunda kalmayacak diye. çizdiğim senaryoya uymak zorunda kalmayacağı bir hayatı seçtiği için bir kez daha sevdim egeyi. bazı şeyler hiç değişmiyor ya da gelişerek değişiyor mu desem?

Hiç yorum yok: