arabasını bir türlü park edemeyen şoförler gibiyim. o arabayı her bulduğum deliğe sokmaya çalışıyorum çılgıncasına, girmeyeceğini bile bile. bahçenin ötesindeki arabayı ve şoförü görünce aydınlandım bir anda. dışarıdan nasıl göründüğüme değil de içeride nasıl olduğuma baktım da; kendime acımayalı tam 8 yıl olmuş, vay beee! teşekkür ediyorum bana bu duyguyu bir daha yaşattığınız için.
o zaman 8 yıl önce yaptığım gibi göz yaşlarımı sileyim önce; ne yapıyormuşum ben, diyeyim. nasıl olsa yastıklarda bıraktıkları siyah lekeler kadar bile değeri yok insanların. bende neden değerlensinler ki?
oha be. valla. üzüldüm ve reset attım kendime. o ergen halimle bile daha sağlammışım şu halimden. ne yapıyorum ben yahu? o kapıya git; açılmıyor mu, diğerine git o halde. yav bırak artık, o kapılar açılmayacak hiç. herkesin koyunu bacağı kendine. bırak insanların peşini, 'sevgi dilenme'yi. bırak bir kere de seninkini biri çalsın.
o yee küllerimden doğdum!
4 yorum:
chronologically:
sevgi dilenmek
üzülmek
reset
küllerden doğmak
and there we go.
ahaha :)
bu da yazıları bir mantık silsilesi içinde yazdığımın kanıtıdır :)
artık ikimizin mantığının çakışıyo olması bizi mantıklı kılar mı bilemiycem ama :D
kendi mantığımızı baz almazsak kiminkini alıcaz ki cancağzım sen söyle bana ;)
Yorum Gönder